“Bizim için çalış, yoksa seni yok ederiz”: Çin'in Uygur Diasporasına Karşı Gölge Savaşı

Blog gönderi açıklaması.

6/27/20253 min read

in'in muhalifleri susturma çabaları uzun zamandır sınırları aşmış durumda. Ancak yeni bir rapor, sürgün Uygurları hedef alan, zorla çalıştırma, sızma ve sınır ötesi baskı kampanyasını ortaya koyuyor. Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından 23 Haziran 2025'te yayınlanan ve gazeteci Scilla Alecci tarafından yürütülen "China Targets" başlıklı soruşturma, Çin devletinin nasıl kurbanları muhbirlere dönüştürdüğünü ve diasporadaki toplulukları Doğu Türkistan özgürlüğüne yönelik çağrıları bastırmak için nasıl kullandığını ortaya koyuyor.

Mağdurdan Muhbire: Bir Uygur Tücarın İtirafları

ICIJ raporu, Uygurların sürgün yaşamlarında bile Pekin'in baskısından kaçamadığını gösteriyor. Şu anda İstanbul'da bir tecrit hücresinde tutulan 60 yaşındaki tekstil tücarı Şadeke Maimaitiazezi, Çin adına Uygurlara casusluk yapmakla suçlandı ve mahkeme tarafından 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kendisi bu suçlamaları reddediyor ve Türk makamlarını zorla ifade vermeye zorlamakla suçluyor. Avukatı Fatih Davut Ejder'e göre, Maimaitiazezi'nin tek suçu ailesini korumaya çalışmaktı.

Maimaitiazezi, Çin'in Sincan bölgesindeki memleketinden gelen bir polis memurunun, "Burada sevdiklerin var" diyerek onu casusluk yapmaya zorladığını söyledi. 2023 yılının başlarında Hong Kong'a uçtu ve orada iki Çinli yetkiliyle görüştü. Yetkililerin ona söylediğine göre: "Çin çok büyük bir ülkedir. Bizim için çalışırsan kurtulursun. Aksi takdirde seni ve sevdiklerini yok ederiz."

Yetkililer, ona uluslararası bir yakalama emri olduğunu, ama Çin adına çalışması durumunda bu emrin geçersiz kılınabileceğini söylemiş. Sonrasında Maimaitiazezi'nin, Doğu Türkistan ile ilgili faaliyetlerde bulunan muhalifleri izlemekle görevlendirildiği ve bu iş karşılığında üçüncü taraflar aracılığıyla 100 bin doları aşkın para aldığı iddia edildi. Hedeflerinden biri, uzun yıllardır Pekin tarafından "terörizm" ile suçlanan ve bu suçlamaların siyasi olduğunu mahkemeye kabul ettiren Uygur hak savunucusu Abdulkadir Yapçan'dı.

Avukatı Ejder, Maimaitiazezi'nin paylaştığı bilgilerin Facebook ve haber kaynakları gibi herkese açık kaynaklardan alındığını, gizli bilgi taşımadığını ifade etti.

Yapçan ise casusluk iddiasını küçümsedi: "Çin tarafından tehdit edilmeyen kimse kalmadı," dedi.

Sistematik Baskının Parçası

Berlin merkezli Dünya Uygur Kongresi üyesi Haiyuer Kuerban, Maimaitiazezi'nin davasının Pekin'in Uygur diasporasına sızma ve muhalefeti bastırma stratejisinin bir parçası olduğunu belirtiyor: "Çin'in geniş diasporasını sadece diplomatik personelle kontrol etmesi gerçekçi değil. Dışarıda bir yangın var ve onlar bunu her türlü yolla söndürmeye çalışıyor."

Norveç'te sürgün yaşayan, insan hakları savunucusu Abduweli Ayup'un elde ettiği Çin'e ait iç yazışmalarda, polise bilgi veren sivil muhbirlerin uzun süredir sistematik olarak kullanıldığı görülüyor. "Kamu güvenliği muhbir kayıt formu" başlıklı belgede üç tip muhbir tanımlanıyor: Gönüllü bilgi verenler, gizli bilgi toplayanlar ve polis yönlendirmesiyle çalışanlar.

ICIJ'nin incelediği gizli iç güvenlik protokolleri, Çinli yetkililerin "gizli mücadele" olarak adlandırdığı bu uygulamayı, hem çin içinde hem de dışarısında, Komünist Parti'yi tehdit eden herkese yönelik bir strateji olarak benimsediğini ortaya koyuyor.

Diasporada Artan Casusluk Endişesi

Uygur diasporasına yönelik casusluk faaliyetleri Avrupa'da da yankı buluyor. İsveç yetkilileri, Dünya Uygur Kongresi için çalışan bir Uygur aktivisti üzerine casusluk yaptığı gerekçesiyle ikinci kez dava açtı. Söz konusu kişi suçlamaları reddetti ve duruşma süreci devam ediyor.

ICIJ'nin İsviçre'deki ortağı Tamedia, Çin güvenlik birimleriyle temasını kabul eden ve Ülkede yaşayan Uygurlardan tam adları ve adresleri gibi kişisel bilgiler isteyen bir akademisyen tespit etti. Kaynaklar, bu kişinin İsviçre istihbaratına ihbar edildiğini belirtti. Akademisyen iddiaları reddetti ancak Çin güvenlik personeliyle temasını kabul etti. İsviçre makamları konuya ilişkin yorum yapmadı.

Tüm soruşturmanın ayrıntılarına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz